13 Mayıs 2015 Çarşamba

Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ve Lale Devri

Sultan III.Ahmed'in kızıyla evlendiği için Damat olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, iktidara geldikten sonra son derece akılcı bir politika izleyip düşmanlarıyla sulhler yapmış, devletin ileri gelen görevlerine kendisine sadık ama nitelikli kişileri getirmiş, memleketin kültür hayatına büyük bir canlılık kazandırmış, kendisi gibi barış yanlısı bir insan olan padişahla son derece iyi anlaşarak devletin dirlik ve düzenini sağlamıştır.Yangınların önüne geçmek için itfaiye teşkilatını düşünen ve uygulamaya koyan da odur.Yine onun zamanında matbaacılığın kabulü hakkında bir ferman yayınlayarak İstanbul'da kitap basımına başlanmıştır. İbrahim Müteferrika'nın kurduğu bu matbaada o zamanlar sayıları onbinleri bulan hattatların düzenini sarsmamak ve işsizleğe sebeb olmamak için dini sebeblerin yerine daha başka kitabların basılması emredilmiştir. 

Yine bu dönemde çinicilik ve dokuma sanayinin gelişmesi, diğer bir takım sanat kollarının ilerlermesi, ticari ve sınai hayatın canlanması sağlandığı gibi halkın kültür düzeyini yükseltecek uygulamalar yapılmıştır.Mimari sahada da büyük bir atılım yapılmış olup özellikle sivil mimarinin altın çağını yaşaması mümkün kılınmıştır.Bu dönemde özellikle lalelere karşı öyle bir rağbet doğmuştur ki bir lale soğanı bile almak önemli bir miktar para gerektiriyordu. Lalenin 239 çeşidi yetiştirilmekte olup istanbul'un dört bir yanı kuşatılmıştı.Devrin en önemli şairi Nedim yazdığı şiirler, şarkılar ve methiyelerle gerek padişahın gerek de sadrazamın iltifat ve ihsanlarına mazhar oluyordu.Sarayda musiki meclisleri tertip edilmekte, padişah ve devlet erkanı sabahlara kadar eğlenmekteydi. 

Lale devri görünen yüzüyle böyle manzara çiziyor fakat halkın büyük bir kısmının bu durumdan memnun olmadığı ve özellikle lüks ve israfa gücü yetmeyen kimselerin her geçen gün büyüyen bir kinle bu manzarayı seyrettikleri görülüyordu.Bu sıralarda imparatorluğun doğusunda, İran'da önemli olaylar cereyan etti. Safevi tahtını ele geçirerek güçlü bir yönetim kuran Nadir Şah, Osmanlı topraklarına saldırarak birçok şehir ve kaleyi ele geçirdi.Tebriz'de pek çok sünni müslümanı kılıçtan geçirdiği haber alındı. Bu son ve korkunç haber vezir-i azamı ciddi önlemler almak gerektiğine ikna etmiş, ne varki savaçı sevmediği için elini yavaş tutmuştu.Toplanan meclis İran'a harp kararı alınca padişah tuğları Üsküdar'a dikildi.III.Ahmed istemeye istemeye Üsküdar'a geçti. 

Bu arada için için kaynayan İstanbul'da Patrona Halil denilen bir Arnavut, Osmanlı tarihinin en kanlı isyanlarından biri olan Patrona İhtilali'ni başlattı.Başına topladığı serserilerle İstanbul sokaklarına çıkar çıkmaz, etrafının akıl almaz biçimde kalabalıklaştığını ve ipten kazıktan kurtulmuş ne kadar eşkiya varsa kendisine katıldığı görüldü.Bu korkunç kalabalık istanbul'u adeta işgal etti. Dükkanlar kapandı ve olaylara karışmak istemeyen kimseler evlerine çekildi.Bu arada Üsküdar'da bulunan yeniçerilerde isyanın patladığını haber alır almaz, ordugahı terk edip İstanbul'a döndü. Patrona Halil ve adamları eşkiyaları kıskırtarak padişahtan Damat İbrahim Paşa başta olmak üzere 37 kişinin kellesinin kendilerine teslim edilmesini istediler. İsyancılara eski İstanbul kadısı Zülalizade Ahmed Efendi ve Ayasofya vaizi İspirizade Hasan Efendi de destek verdiğinden Patrona Halil kendini çok güçlü adeta İstanbul'un tek hakimi olarak görüyordu.

Durumun vehametini ancak idrak edebilen padişah ve vezir-i azam, Üsküdar'dan İstanbul'a geçip saraya girdiler. İsyancılar sarayı kuşattıklarında, Damat İbrahim Paşa yapılacak hiçbirşey kalmadığını anlayarak padişahtan kendisini serserilere vermeden öldürtmesini rica etti.Sultan III.Ahmed senelerce birlikte bulunduğu vezirini öldürtmek zorunda kaldı.Sarayda boğdurulan İbrahim Paşa ve iki damadı bir at arabasına konularak kapı önünde bekleyen isyancılara gönderildi.Asiler vezir-i azamın ve damatlarının cesetlerini soyarak sokaklarda sürüklediler. 

İsyancılar bununla da yetinmeyip padişahın tahtan çekilmesini istediler.Zira onun ileride kendilerinden intikam alacağından endişe etmeye başlamışlardı. Bu arada "Sultan Mahmud'u isteriz" nidaları duyulmaya başladı.Hayatının tehlikede olduğunu gören III.Ahmed, yeğeni Şehzade Mahmud'u bulunduğu odadan çıkartarak, kendi elleriyle tahta oturttu. Gece saat 9.30 sıralarında vukubulan bu olay esnasında padişah yeğenine pek çok nasihatlerde bulunmuş ve bu dünyada kimseye güvenmemesini ve devlet işlerini vezirlere bırakmamasını söyledikten sonra kendisi ve oğullarının hayatına dokunulmamasını rica ederek kapatılacağı odaya doğru yürümüştür. 

Sultan III.Ahmded tahtından indirildikten sonra altı sene daha yaşayarak 63 yaşında vefat etmiştir. Oğullarından ikisi III.Mustafave I.Abdülhamid unvanıyla padişah olmuşlardır. 

Osmanlı Tarihi Ansiklopedi/Ahmed Efe 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder