14 Mayıs 2015 Perşembe

Vitaminler

Giriş

1905 yılında Corneius Pekelharing deney hayvanlarını iki gruba ayırarak birinci grubu temel besin maddeleriyle (protein, karbonhidrat, yağ, anorganikler, tuz, su), ikinci grubu ise temel besin maddelerine çok az süt ilave ederek besledi. Süt ilave edilen gruptaki hayvanların yaşamlarını devam ettirip büyüdüklerini görünce sütte normal yaşamın sürmesi ve gelişmesi için gerekli olan küçük miktarlarda bazı maddelerin bulunduğunu ileri sürdü. 1911'de Casimir Funk pirinç patlatılmasından (pirincin kabuğunun ayıklanması işlemi) bir ekstre elde etti ve bunun güvercinlerde polinöriti iyileştirdiğini buldu. Casimir Funk bu ekstreye yaşam için gerekli (=vital) ve yapısının da "amine" olmasından dolayı "vitamine" adını verdi. Ancak daha sonra saflaştırılan ve yapıları aydınlatılan yardımcı besin maddeleri amin bileşiminde olmadıkları için aynı ismin sonundaki "e" harfi atılarak kullanılmaya devam edildi. 1913 yılında ise iki grup araştırmacı tarafından besinlerde bulunan ve yağda çözünen bir madde keşfedildi. A vitamini olarak adlandırılan bu bileşiğin kseroftalmiye (göz kuruluğu) karşı etkili olduğu saptandı. Yine 1900'lü yılların başında uzun süren deniz yolculuklarında denizcilerde 3-4 ay gibi bir süre sonunda halsizlik, diş eti kanamaları gibi belirtilerin ortaya çıktığı, bu durumun beslenmede taze meyve ve sebzenin eksik olmasından kaynaklandığı fark edildi. Daha sonraki yıllarda C vitami eksikliğinin yol açtığı anlaşılan bu hastalığa skorbüt adı verildi. Bütün bu gözlemler sonucunda vitaminlerin yaşam için gerekli olduğu ve eksiklikleri halinde çeşitli hastalıklara yol açtıkları belirlenerek bu maddeler üzerinde araştırmalar yoğunlaştırıldı.
İlk tanımlanan vitaminlerin kimyasal yapıları bilinmediği için adlandırılmalarında A, B, C gibi harfler kullanılmıştır. Günümüzde vitaminler harflerle isimlendirilmekle beraber, her vitaminin ayrıca kimyasal yapısını tanımlayan özel bir ismi de bulunmaktadır. Vitaminler vücutta metabolik olayların normal bir şekilde meydana gelmesi ve sağlıklı bir yaşam sürdürülmesi  için gerekli olan, endojen sentez edilemeyen veya yetersiz derecede sentez edilen, besinlerle küçük miktarlarda alınması gereken maddelerdir. Bir kısım vitaminler besinlerde provitamin olarak bulunmakta ve vücutta aktif hale dönüşmektedir. Bazı vitaminler ise vücutta sentez edilebilir. Buna örnek olarak 7-dehidrokolesterolden D vitamini sentezi, triptofandan niasin sentezi ve bağırsak florasından K vitamini sentezi gösterilebilir.
Vitaminlerin ve minerallerin erişkinler için önerilen günlük miktarına RDA (recommended daily allowance) ve/veya DRI (dietary reference intake) denir. Bunların miktarları kadın, erkek ve çocuklar için değişiklik gösterir. RDA veya DRI miktarları uluslararası sağlık kuruluşları tarafından detaylı araştırmalar sonucu saptanmıştır. RDA veya DRI, belirli bir vitamin veya mineralin eksikliğinde görülebilecek hastalıklara karşı, vücudu koruyabileceği düşünülen vitamin miktarlarıdır (bkz: tablo). Genellikle mcg (ig), mg, IU (internasyonel ünite) ve RE (retinol eşdeğeri) birimleriyle ifade edilmektedir. Buna göre 1 RE = 1 ig retinol = 6 ig â-karoten  = 3.33 IU A vitamini aktivitesidir.
Vitamin eksikliğinde meydana gelen hastalıklar avitaminozlar başlığı altında incelenir. Vitamin eksikliğine yol açan nedenlerin en önemlisi yetersiz veya dengesiz beslenmedir. Büyüme çağındaki çocuklarda, sigara içenlerde, doğum kontrol hapı kullananlarda, gebelik ve laktasyonda, ateşli hastalıklarda, sindirim sistemi bozukluklarında, ishal ve uzun süreli ilaç tedavisi sırasında artan vitamin gereksiniminin karşılanmaması da avitaminoza yol açar.
Vitamin alınmasında bir eksiklik olması ve buna bağlı olarak klinikte hastalık tablosunun görülmesi arasında belirli bir süre vardır. Bu süre içerisinde aşağıdaki sırayla oluşan gelişmelerle organizmada avitaminoza bağlı klinik belirtiler ortaya çıkar:
a) Vitaminlerin dokudaki düzeyinin azalması.
b) Biyolimyasal bir bulgunun saptanması.
c) Anatomik bir lezyonun görülmesi.
d) Hastalığa ait semptomların ortaya çıkması.
Bazı vitaminlerin fazla alınması hipervitaminoza ve bunun sonucunda toksisiteye yol açabilmektedir. Bunlara örnek olarak A ve D vitaminleri gösterilebilir.

Vitaminlerin RDA/DRI değerleri
Vitaminler RDA Değeri (Kadın) RDA Değeri (Erkek) Günlük Güvenilir Doz Aralığı 
 A 5000 IU 1000 RE (3 mg ß-karoten) 4000 IU 800 RE (2-4 mg ß-karoten) 5000 - 15000 IU
 D 200 IU veya 5 µg 200 IU veya 5 µg 400 - 600 IU
 E 10 mg veya 15 IU 8 mg veya 12 IU 200 - 400 IU
 K 80 µg 64 µg 
 C (Askorbik Asit) 60 mg 60 mg 500 - 2000 mg
 B1 (Tiamin) 1.5 mg 1.1 mg Toksik düzeyi bilinmiyor
 B2 (Riboflavin) 1.7 mg 1.3 mg 50 - 100 mg
 B3 (Niasin) 19 mg 15 mg 20 - 100 mg
 B5 (Pantotenik Asit) - - 4 - 7 mg
 B6 (Piridoksin) 2 mg 1.6 mg 3 - 50 mg
 B7 (Biotin) - - 30 - 100 µg
 B9 (Folik Asit) 200 µg 180 µg 800 µg - 2 mg
 B12 (Kobalamin) 2 µg 2 µg 500 - 1000µg

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder